ESER SÖZLEŞMESİNDE YÜKLENİCİNİN TEMERRÜDÜNE BAĞLANAN HUKUKİ SONUÇLAR

ESER SÖZLEŞMESİNDE YÜKLENİCİNİN TEMERRÜDÜNE BAĞLANAN HUKUKİ SONUÇLAR

ESER SÖZLEŞMESİNDE YÜKLENİCİNİN TEMERRÜDÜNE BAĞLANAN HUKUKİ SONUÇLAR

-HUKUK BÜLTENİ-

                                               BÜLTEN TARİHİ: 22.04.2020

1. GİRİŞ

Eser sözleşmesinde yüklenicin temerrüdü, eseri teslim borcunun muaccel olmasına rağmen yüklenici tarafından eserin tamamlanarak iş sahibine teslim edilmemesini ifade eder[1]. Yüklenicinin eseri teslim borcunu zamanında yerine getirmemesi halinde, yüklenicinin borçlu temerrüdüne düşmesine bağlı olarak Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) kapsamında düzenlenen borçlu temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanır[2]. Yüklenicinin eseri teslim borcunu ifada temerrüde düşmesi için teslim tarihi gelmesine rağmen eseri yükümlülüklerine objektif olarak aykırı şekilde henüz tamamlamamış ya da tamamlanmış eseri henüz teslim etmemiş olması gerekir[3]. Taraflar belirli bir teslim vadesi (Ör: 01.01.2021) ya da teslim süresi (Ör: 45 gün) kararlaştırmışlarsa kararlaştırılan vade yahut kararlaştırılan teslim süresinin dolması ile birlikte borç muaccel olur ve borçlunun temerrüde düşmesi için ihtara gerek kalmaz.

2. YÜKLENİCİNİN TEMERRÜDÜNÜN ŞARTLARI

Yüklenicinin temerrüdünden bahsedebilmemiz için öncelikle muaccel hale gelmiş bir borcun mevcudiyeti gerekmektedir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi taraflar arasındaki sözleşmede işin tamamlanması için bir tarih belirtildiyse borç o tarihte muaccel olacaktır. Taraflar belirli bir teslim vadesi (Ör: 01.01.2021) ya da teslim süresi (Ör: 45 gün) kararlaştırmışlarsa kararlaştırılan vade yahut kararlaştırılan teslim süresinin dolması ile birlikte borç muaccel olur ve borçlunun temerrüde düşmesi için ihtara gerek kalmaz. Taraflar arasındaki sözleşmede işin tamamlanması için bir tarih ya da süre belirlenmediyse o halde TBK m. 90 hükmü gereğince işin niteliği ve tarafların iradeleri dikkate alınarak eserin meydana getirileceği tarih belirlenecektir[4].

Yüklenicin temerrüdünün meydana gelebilmesi için bir diğer şart edimin ifa edilebilir olmasıdır. Burada karşımıza “ifa imkânsızlığı” kavramı çıkmaktadır. İfa imkânsızlığı TBK m. 136 hükmünde düzenlenmiştir. İmkânsızlık edimin ifa edilememesi veya ifa edilemez hale gelmesidir[5]. İmkânsızlık fiili (maddi) imkânsızlık ve hukuki imkânsızlık olarak meydana gelebilir[6]. Fiili (maddi) imkânsızlık iş hayatındaki telakkiler, dürüstlük ve güven kuralları gereğince edimin borçluda dâhil olmak üzere hiç kimse tarafından yerine getirilmesinin mümkün olmamasıdır[7]. Borçlanılan edim mevcut olmakla beraber emredici bir hukuk normu sebebiyle borçlu da dâhil olmak üzere hiç kimse tarafından yerine getirilemiyor ise buna hukuki imkânsızlık adı verilir[8].

Yüklenicin temerrüde düşmesi için bir diğer şart ise edimin ifa edilmemiş olmasıdır. Eserin ayıplı ya da ayıpsız şekilde teslim edilmesi halinde artık ifa yerine getirildiğinden temerrütten söz edilemeyecektir[9].

Yüklenicinin temerrüdünün gerçekleşebilmesi için bir diğer şart olarak da karşımıza ihtarda bulunulmuş olması çıkmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi eğer ki vade için belirli bir tarih ya da süre belirlenmişse borçlunun temerrüde düşmesi için ihtar çekmeye gerek yoktur ancak belirli bir vadenin belirlenmediği durumlarda borçlunun temerrüdünün gerçekleşebilmesi için ihtarda bulunularak uygun süre verilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda taraflar belirli bir vade kararlaştırmış olsalar bile, vadenin haklı sebeple uzadığı durumlarda artık mevcut vade belirli vade olma özelliğini yitirir ve temerrüt için ihtar gerekli olur[10].

3. YÜKLENİCİNİN TEMERRÜDÜNÜN HUKUKİ SONUÇLARI

Eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir ve bu sebeple yüklenicinin temerrüde düşmesi durumunda iş sahibine tanınan seçimlik haklar TBK m. 123-125 hükümleri arasında düzenlenmiştir.  İş sahibi kendine tanınan bu seçimlik hakları kullanma konusunda irade serbestisine sahiptir.

Yüklenicinin temerrüde düşmesi onu aynen ifa sorumluluğu üzerinde bir etki yaratmaz. Diğer bir deyişle, temerrüde düşen yüklenici halen eseri tamamlayarak teslim etme yükümlülüğü altındadır; iş sahibi de halen eserin teslimini yükleniciden talep etme hakkına sahiptir[11]. Yani yüklenicinin temerrüde düşmesi halinde iş sahibi aynen ifayı talep edebilir.  Bununla birlikte yüklenicin temerrüde düşmesinde kusuru varsa aynen ifa ile birlikte gecikme tazminatı ve taraflar arsında kararlaştırıldıysa cezai şart da talep edebilecektir[12]. Özetle yüklenicinin temerrüde düşmesi durumunda iş sahibinin haklarından ilki aynen ifa ve gecikme tazminatı talebinde bulunmasıdır. İş sahibinin yüklenici temerrüde düştükten sonra bu talepte bulunması için herhangi bir ek süre tayini veya başka bir işleme gerek yoktur[13].

İş sahibi aynen ifadan vazgeçerek TBK m. 125 hükmünde düzenlenen müspet zararının tazmini talebi seçimlik hakkını kullanabilir. İş sahibi, müspet zararının tazminini talep etmeyi seçerse, eser sözleşmesi yürürlükte kalmaya devam eder[14]. Müspet zarar, alacaklının malvarlığının hali hazırda bulunduğu durum ile borçlu borcunu gereği gibi ifa etmiş olsaydı bulunacağı durum arasındaki farktan ibarettir[15].

Aynen ifadan vazgeçen iş sahibi TBK m. 125 hükmü gereği sözleşmeden dönerek yükleniciden menfi zararının tazmini de talep edebilir[16]. Menfi zarar, fiili zarar kalemleri kadar üçüncü bir kişi ile daha elverişli koşullarda sözleşme akdetme fırsatının kaçırılmasından doğan zararları da kapsar; örneğin 1000 TL karşılığı bina yapımı için iş sahibi ve yüklenici M anlaşmış ve bu nedenle iş sahibi, M2’nin 1100 TL’lık teklifini reddetmişse, iş sahibi dönme sonrası M3’e aynı işi 1400 TL’na yaptırmışsa 1400-1100 = 300 TL’m menfi zarar olarak istenebilir[17]. Bu durum ilgili Yargıtay kararında “... Menfi zarar sözleşmenin kurulması ve işin görülmesi için yapılması gereken fiili giderler ile sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zararlardır…” denilerek[18] belirtilmiştir. Sözleşmeden dönen iş sahibinin bununla birlikte müspet zararı da talep edebilmesi ise mümkün değildir. Bu durum da ilgili Yargıtay kararında “…sözleşmeden dönen tarafın müspet zarar kapsamında talepte bulunması mümkün olmayıp ancak menfi zararını istemesi mümkündür…”  denilerek belirtilmiştir [19].  Burada değinmemiz gereken bir husus da Yargıtay içtihatları uyarınca belirli oranda tamamlanmış eserlerde iş sahibinin sözleşmesinden dönmesinin mümkün olmadığıdır. Bu husus ilgili Yargıtay kararında “… şu halde inşaat, davacı iş sahibinin arsası üzerinde yapılmıştır ve bilirkişi raporundan anlaşıldığına göre, davacının sözleşmeyi feshettiği tarihte, yüklenici inşaatın bütünü itibariyle % 75'ini ve davacıya kalan daireler yönünden % 85'ini tamamlamıştır. Böyle bir durumda sözleşmenin, Borçlar Yasasının 106 - 108. maddeleri çerçevesinde geçmişi kapsar şekilde fesih yerine, uyuşmazlığa aynı Yasanın 360. maddesinin 2. ve 3. fıkralarını kıyasen uygulamak ve noksan kalan işin değeri nispetinde eser karşılığı olan arsa payını indirmek, hem yasal, hem de daha hakkaniyetli olur…” denilerek belirtilmiştir[20].

Yukarıda da belirttiğimiz gibi aynen ifa ve gecikme tazminatı borçlu temerrüdünün TBK m. 118’de düzenlenen genel sonucu olduğundan, iş sahibi, yükleniciye ek süre tayin etmeksizin de temerrüdün bu sonucundan yararlanabilir. Ancak, o, aynen ifadan vazgeçerek kendisine tanınmış diğer iki seçimlik hak olan müspet zararın tazminini talep etme veya sözleşmeden dönme haklarından birini kullanmak istiyorsa, kural olarak, yükleniciye ek süre vermek zorundadır[21]. Verilecek olan süre eserin tamamlanması için uygun bir süre olmalıdır[22].

4. SONUÇ

Yukarıda da belirttiğimiz gibi eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözleşmenin taraflarından olan yüklenicinin temerrüdünün gerçekleşmesi belirli koşullara bağlanmıştır. Temerrüdün gerçekleşmesinin hukuki sonucu olarak kanun koyucu tarafından iş sahibine belirli seçimlik haklar tanındığını ve bu seçimlik hakları kullanma konusunda “irade serbestisi” bulunduğunu belirtmemiz gerekir. Özet olarak eser sözleşmesinde yüklenicinin belirlenen koşullarda temerrüde düşmesi halinde TBK kapsamında düzenlenen borçlu temerrüdüne ilişkin genel hükümlerin uygulanacağını ve hukuki sonuç olarak iş sahibinin seçimlik haklardan birini kullanabileceğini söylememiz mümkündür.

Saygılarımızla

Forensis Hukuk Bürosu

Not: Bültenimizde yer verilen açıklamalar, ilgili mevzuat çerçevesinde konuyu genel hatlarıyla ele alır tarzda hazırlanmıştır. Size özel detaylı bilgi için bir hukuk bürosuyla bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz.


[1] Şahin, Turan, Eser Sözleşmesinde Yüklenicinin Eseri Teslim Borcunu İfada Temerrüdü, Konya 2012, s. 109.

[2] Gümüş, Mustafa Alper, Borçlar Hukuku Özel Hükümler Cilt II, 2. Baskı, İstanbul 2012, s. 35.

[3] Şahin, s. 109.

[4] Kahveci, Ali Ziya, Eser Sözleşmesinde Yüklenicinin Temerrüdü ve Sonuçları, İstanbul Ticaret Üniversitesi Dış Ticaret Enstitüsü Tartışma Metinleri, s. 6.

[5] Şahin, s. 110.

[6] Şahin, s. 110.

[7] Şahin, s. 111.

[8] Şahin, s. 111.

[9] Kahveci, s. 6.

[10] Gümüş, s. 35.

[11] Hudatlı, Orhan, Eser Sözleşmesinde Yüklenicinin Temerrüdünün Sonuçları, Ankara 2016, s. 80.

[12] Hudatlı, s. 73.

[13] Hudatlı, s. 88

[14] Hudatlı, s. 90.

[15] Hudatlı, s. 90.

[16] Hudatlı, s. 88.

[17] Gümüş, s. 38.

[18] Yarg. 15. HD., T. 16.04.2018, E. 2018/1985, K. 2018/1561 (Kazancı, Erişim Tarihi: 21/04/2020).

[19] Yarg. 15. HD., T. 16.04.2018, E. 2018/1985, K. 2018/1561 (Kazancı, Erişim Tarihi: 21/04/2020).

[20] Yarg. HGK., T. 06.10.1982, E. 1982/15-356, K. 1982/817 (Kazancı, Erişim Tarihi: 21/04/2020).

[21] Hudatlı, s. 87.

[22] Şahin, s. 181.

tanıtım filmi